
Akademisyenlerin ‘Madalyonlu Uşak’ adını verdikleri halı desenine Uşak’taki dokuyucuların verdiği iki ayrı isim vardı: ‘Göbekli Halı’ veya ‘Sufralı (Sofralı) Halı’. Bu motifin halı sanatına kitap cildi kapaklarındaki motiflere ve kompozisyona benzetilerek aktarıldığı söyleniyor. 16ncı yüzyıl Tebriz halılarında da önemli yer tutan bu kompozisyonlar, Tebriz’in 1514’deki fethinin ardında Yavuz Sultan Selim’in Tebriz’den getirip İstanbul’da Nakkaşhane’de ve Anadolu’da çeşitli yerlerde görevlendirdiği sanatkârlar aracılığıyla Uşak halısına girdiği belirtiliyor. 16ncı yüzyıldan başlayıp 18nci yüzyılın sonuna kadar yapılmış olan bu halılar birer şaheserdirler ve dünyanın en ünlü müzelerinde, bu arada İstanbul Türk İslâm Eserleri Müzesi’nde de, sergilenen sanat eserleri arasında en önemlilerinden sayılmaktadırlar. Bütün Uşaklı kardeşlerime, İstanbul’a yolları düştüğünde Sultan Ahmet Meydanı’nda Pargalı İbrahim Paşa Sarayı’nda bulunan bu müzeyi ziyaret etmelerini salık veririm. Hem bu güzel sanat eserlerini seyretme zevki tadacaklar, hem de atalarıyla gurur duyacaklardır.
Bu halıların bazılarının boyu 10 m.ye kadar ulaşmaktadır. Dar ve uzun halılardır. Kompozisyonunu oluşturan, ana eksendeki bir dizi dairesel madalyon ve onların iki yanındaki, sivri uçlu, tamamlanmamış madalyonlarla bir sonsuzluk duygusu vermekte; sanki ezelden gelip ebede gideceğimizi temsil etmektedir. Bu durum Uşak Madalyon Halıları’nı İran madalyon halılarından farklı yapar. İran madalyonları dört köşesinden sıkıca kapatılmış ‘bitmiş’ kompozisyonlardır.
Madalyonlu Uşakların en iyilerinde madalyonlardan arta kalan koyu lâcivert zemin, sarı renkte çiçekli sarmaşıklarla doldurulmuştur.
Derin, yoğun bir kırmızı, koyu bir lâcivert ve canlı bir sarı bu halıların öne çıkan renkleridir. Yeşil ve mavi ikinci dereceden renklerdir ve siyah sadece kontürlerde kullanılmıştır.
SADIK UŞAKLIGİL
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder