hürriyet

USAKSPORUN EFSANE KAPTANI RADYOCU MEHMET-MEHMET OGRETEN


KAPTAN AMATÖRDE OYNARKEN

SAMPIYON  OLDUGUZ SENE ISTANBUL SPOR MACINDA USAKTA ISTANBUL SPOR KAPTANI BANA SAMPIYONLUGUMUZU KUTLADI, CICEK VERDI.

KAPTAN AMERİKADA  İKAMET EDİYOR VE TORUNUYLA OYNUYOR.





 Sorkun koyunun ust kismindaki tepeden USAK ilmize ilk televizyon yatinini verdigim anda konrol ederken ,yanimdaki zarraf ali ,arkamdaki magazamda calisan kardesimiz ,o zamanlar ANKARA,ISTANBUL ,IZMIR ,ANTALYADA Televizyon yayini vardi ,baska il ilcelerde yokyu ,usaktan sonra 8-10 il ,ilceyede televizyon yayinini kurdum. Arti KIBRIS - Girneye .



RASİM KARA(UŞAKSPORUN UNUTULMAZ KALECİSİ)-KAPTAN MEHMET ÖĞRETEN-AŞİGO SEDAT İÇÖZ









KAPTAN RADYOCU MEHMET VE UŞAK SPOR KALECİSİ RASİM KARA



 Bazı insanlar vardır iz bırakırlar, bıraktıkları iz yıllar geçtikçe daha da belirginleşir.Mehmet Öğreten de Uşak’ta hatta tüm Türkiye’de iz bırakmış hem de öyle böyle değil Uşakspor’un tarihine damga vurmuş biri.
Namı değer Radyocu Mehmet’i, Altın Kafa Mehmet’i ya da Kaptan Mehmet’i yani Mehmet Öğreten’i anlatmak sayfalara sığmaz. Benim yaşım onun futbol oynadığı zamanları görmeme yetişmedi ama büyüklerimizin anlattığı kadarıyla bile ona hayran olmamak mümkün değil. Sadece sporculuğuyla değil beyefendiliğiyle ve kalpten bir Uşaklı olmasıyla da onunla gurur duymamız lazım. Kaptan Mehmet’in Uşakspor’a ilk imzayı nasıl attığını az sonra ayrıntılı olarak okuyacaksınız ama oradaki bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Uşakspor’dan önce Kütahyaspor’dan 18.000 TL’lik bir teklif alıyor ama geliyor Uşakspor’a 8.500 TL’ya imzayı atıyor. Günümüzde sporcuların bırakın 2 kat fazla parayı, bir gıdım fazla para veren kulübe nasıl imza attıklarını bilince Kaptan Mehmet’in Uşak spor tarihinde neden en üstlerde yer alması gerektiğini bir kez daha anlıyoruz.
Duayen gazeteci abimiz Coşkun Özler anlatıyor. Kaptan Mehmet’in futbolu bıraktığı yıllarda Uşak spor İzmir’de bir maça çıkacak. Takımın durumu kötü. Hatta kulüp sahaya çıkacak 11 kişiyi bulamıyor. Bir bakıyorlar ki tribünde o sıralar İzmir’de yaşayan Kaptan Mehmet oturuyor. O zamanki yönetmeliklere göre de futbolcunun kulüple anlaşması değil o kulüpten lisansı olması yetiyor. Hemen çağırıyorlar ve aylardır topa vurmamış Kaptan giyiyor formayı ve nefes nefese bir yarı da olsa topunu oynuyor. İşte Uşaklılık bu, işte Uşak sporluluk bu. Onun için de futbolu bıraktığında şehrin her köşesine “ Bizi bırakma büyük kaptan” pankartları asılmış, onun için kendisi için topa kafa vururken ki hali dev bir yağlı boya tablo yapılmış, onun için 3 büyükler dahil çoğu kulüpten transfer teklifi almış, onun için Suudi Arabistan’ın El-Medine takımından bile transfer teklifi almış hatta transfer görüşmesine giderken yanında götürdüğü yılın sporcusu ödüllerini istemişler ve kulübün başköşesine koymuşlar; Onun için İstanbul’daki turnuvada maçtan sonra gazeteciler röportaj için kuyruğa girmişler.
Artık sorularıma tek tek kendi el yazısıyla Amerika’dan cevap veren Kaptan Mehmet’in o müthiş röportajına sıra geldi. Eminim ki kendini Uşaklı hisseden herkes bu röportajı tek solukta okuyacak. Bana böyle bir röportajı yapma fırsatı veren, 8 saatlik farka rağmen beni  gece gündüz arayan, binlerce kilometre uzakta Uşak’ı kalbinde yaşayan Büyük Kaptan Mehmet abime sonsuz teşekkürler ediyorum. İşte Altın Kafa Mehmet’in Uşak spor günleri…

Uşakspor’a ilk gelişinizi ve transferinizi anlatabilir misiniz?
Ben o günleri dericilik esnafının desteklediği Deri Yün Mensucat Spor’da ( Doğan Spor ) 16-17 yaşlarında futbola başladım. Oradaki başarılarımdan dolayı rahmetli güzel insan Osman Torlak bir gün beni çağırdı. “Oğlum Mehmet seni Turan İdman Yurdu’na almak istiyoruz. Bu sene şampiyon olmak istiyoruz” dedi. O zamanlar mali durumu çok iyi olan Şekerspor her sene şampiyon olurdu. Şekerspor 7-8 sene tek şampiyondu. Bende Osman Torlak’a peki efendim dedim ve kendisi Deri Yün Spor’a para ödeyerek benim lisansımı aldı. Turan İdman Yurdu’nda ilk sene başarılı maçlar yaptık. Takımın eksik tarafları tamamlandı ve 2. sene müthiş bir performans göstererek şampiyon olduk. Ben de gol kralı olarak Federasyondan kupa aldım.
Ertesi sene Uşak spor kuruldu. İdare Heyeti seçildi ve transfer yapmaya başladılar. Ben de sezon sonu Isparta, Afyon, Gediz, Eşme, Simav, Karahallı’da yapılan özel maçlara davet edildim ve oynadım. Gediz’de yapılan Gediz Gençlik spor-Kütahya spor maçına davet edildim. O gün oynanan özel maçta güzel bir oyun oynadım ve 2 de gol attım. Maçtan sonra Kütahya spor idarecileri bana transfer teklifi yaptılar. Hem de o günün parasıyla 18.000 lira teklif ettiler, çok iyi bir paraydı. Pazartesi-Salı günü Uşak’a gelip benimle noterde imzalaşıp mukavele yapacaklardı. Maç Pazar günüydü ve maçta sonra Uşak’a döndüm. Bu transfer haberi herkesin kulağındaydı. Pazartesi sabahı Belediye Başkanımız Hakkı Yağcı beni makamına çağırtı. Ben makamına girince yanında 3-4 idareci vardı. Oturup sohbete başladık, Başkan bana ”Oğlum Mehmet sen Uşaklısın. Uşak spor bu sene 3.ligde mücadele edecek. Uşak sporlu olman lazım, sen bize lazımsın” dedi. Ben de peki efendim dedim. Hemen Noter Ömer Beyi çağırdılar. Benim mukavelem yapılacak. ” Kaç para istersin?” dediler. Siz bilirsiniz dedim. “8.500 lira iyi mi?” dediler. Ben de tamam olur dedim ve imzalar atıldı o gün Uşak sporlu oldum. Halbuki Kütahyaspor’la 18.000 liraya anlaşmıştık. Ben Uşak sporluydum ve parayla kulübümü satamazdım.  Kütahya’dan anlaşma yapmaya gelen idareci ağabeylerden özür diledim, beraber bir yemek yedik ve kentten ayrıldılar. Kütahya spor o sene 2.ligde idi ve başarılıydı. Uşak spor ise 3.lige yeni dahil olmuş ve ilk senesi olacaktı.

Uşak spor’da ne zaman kaptanlığa getirildiniz ve kaç yıl top oynadınız? Uşak spor dışında bir takımda futbol oynadınız mı?
Uşak spor’a girdiğim sene 4-5 ay sonra kaptan oldum. 14 sene boyunca futbolu bırakıncaya kadar kaptanlık yaptım. Deri Yün Spor, Turan İdman Yurdu ve Uşakspor’umuz dışında Ankara’da askerlik yaptığım yıllarda Ankaragücü’nde futbol oynadım. 3 büyükler dahil bir çok transfer teklifi aldım. Uşaklı tek kaptan ve futbolcu idim. Kaptan gemisini terk eder mi? Ederse o gemi batar. İstanbul’dan yatılı özel kurstan Milli Eğitim’den elektronikçi diploması aldım. Evvela radyoculuk yaptım. Televizyon çıktığında İstanbul’da Philips’te 2 ay staj yaptım ve Philips servisi ile bayiliğini aldım. İşlerim de iyiydi. Uşakspor’da hiçbir zaman para düşünmedim. İki senede bir mukavele yenilenirdi, idare heyeti bana “ kaptan kaç para istiyorsun ?” dediklerinde her seferinde siz bilirsiniz derdim. 

Türkiye liglerinde defansta oynayıp da gol kralı olan belki de tek futbolcusunuz. Gol kralı olduğunuz seneyi ve basında sizinle ilgili haberleri ve aldığınız ödülleri bize anlatabilir misiniz?
3.Ligden 2.Lige çıktığımız sene 3 tanesi ayakla 14 tanesi de kafayla olmak üzere 17 gol atmıştım. Hürriyet Gazetesi ve Yeni Asır Gazetesi tarafından yılın sporcusu seçildim. Her iki gazeteden de hem sertifika hem de kupa aldım. Her iki gazetemize teşekkür ederim.

Uşakspor’un olaylı Nazilli spor maçını bize kısaca anlatabilir misiniz? Bildiğimiz kadarıyla bu maçta sizi desteklemeye gelen taraftarlarımızdan bir tanesi de trafik kazasında vefat etmiş?
Uşak sporumuzun şampiyon olduğu sene Nazilli spor da şampiyonluk yarışında idi. Çok çekişmeli ve stresli bir maç oynadık. Maç 1-1 bitti ve maçtan sonra sahada mahsur kaldık çıkamadık. Taş yağmuruna tutulduk. Askeriye geldi, polisler geldi. Stadyumdan ve şehirden onların yardımı ve kontrolüyle çıkabildik. Bizim seyircilerin arabaları taşlandı. Biz de her şey kontrol altına alındıktan sonra hemen otobüse binerek uzaklaştık. Benim ve arkadaşlarım için en kötü, en tehlikeli maçtı. Soyunma odasında 2 saat kaldık, çıkamadık. Polis ve Askeriye sağ olsunlar bizi korudular.
Şampiyonluğa oynadığımızdan Nazilli maçına Ege’nin her yerinden ve Uşak’tan çok sayıda taraftarımız bu maça gelmişti. Trafik kazasında bir taraftarımızı kaybettik. Allah’tan rahmet dilerim.

Siz Uşakspor’da oynadığınız yıllarda kimler antrenörlük ve başkanlık yaptı? Sizce kulübün en iyi başkanı ve antrenörü kimdi? Takım arkadaşlarınızdan hatırladıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
İlk antrenörümüz Selahattin hoca idi. Ondan sonra idarecileri Yugoslav bir Antrenör getirdiler. Boşkoviç ve Doboviç adında 2 tane de Yugoslav futbolcu geldi. Daha sonra Bülent Esel hocamız geldi. 7-8 sene Uşakspor’da antrenörlük yaptı. Bizden sonra Aydınspor’a gitti ve Aydınspor’u 2.Ligden 1.Lige çıkardı. Uşakspor’u da 2.Lige o çıkarmıştı. En iyi kulüp başkanımız aynı zamanda Belediye Başkanımız olan Hakkı Yağcı idi. Rahmetli Rasim Babanın da yıllarca kulübe emeği geçti. En iyi antrenörümüz ise Bülent Esel’di. Bunların dışında ismini hatırlayamadığım bir antrenörümüz daha vardı.

Uşakspor’un unutamadığınız bir maçını bize anlatabilir misiniz? Ayrıca unutamadığınız bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Unutamadığım maç Uşak’ta oynanan ve o zamanların en sert ve çok kart gösteren çok disiplinli hakemi Doğan Babacan’ın yönettiği Uşak spor-Nazilli spor maçı ve bu maçtaki olaylardır.
Maç 0-0 devam ederken ben bir ara 2 kişiyi geçerek kaleye doğru yöneldim, bir arkadaşımla verkaç yaptım ve kaleye şutumu attım gol oldu. Seyirciler ayağa kalktı ama hakem biz verkaç yaptığımız sıra ofsayda düştüğümüz gerekçesiyle golü iptal etti. Maç yine berabere devam ederken yine ben bir gol attım ve sevinçten yere yüzükoyun yatarak ellerimi yere vurdum, saha o zaman topraktı ve çizgiler kireçle çiziliyordu. Ellerimi yere vurduğumda kireç tozları gözüme kaçtı ve sağlık ekibi beni hemen saha kenarına almışlar. Hakem de o golü yine düdük çalarak ofsayt nedeniyle saymamış. Bizim forvetten bir arkadaş ofsayttaymış. Tedavim tamamlanıp sahaya döndüğümde hakem Doğan Babacan bana sarı kart gösterdi. Oyunun son dakikalarında yine benim attığım 3.gol hakemin saydığı 1.golle maçı 1-0 kazandık. Hakem maçtan sonra soyunma odasında “o kaptan nereli?” diye sormuş onlarda kaptanımız UŞAKLI demişler. Doğan Babacan o zamanlar 1.Lig hakemiydi. Şampiyonluğu etkileyecek bir maç olduğu için federasyon onu göndermişti.     
Unutamadığım bir diğer maç ise 3.Ligde şampiyonluğa oynadığımız bir sene son maçlardan biri olan Lüleburgaz maçı. Uşakspor’un hiç puan kaybetmemesi lazım. Nazilli ile puan puanayız. Biz deplasmanda Lüleburgaz ile oynuyoruz, Nazilli ise kendi sahasında oynuyor. Lüleburgaz’da maçımız başladı, maç çok çekişmeli geçiyor. Maçın son dakikaları ve bizden daha sonra Galatasaray’a transfer olan Yılmaz sol kanatta bir top kaptı. Onu iyi tanıdığım için ben de hemen Lüleburgaz ceza sahası içine koştum. O her zaman sol açık mevkinden korner bayrağına 5-6 metre kala ortayı yapardı. O anda da yine aynı şekilde ortayı yaptı ve ben de Lüleburgaz müdafaasının arasında kafaya yükselip topa kafa vurdum. Top ağlarda, gooll !! Maçı 1-0 aldık. Nazilli spor da 0-0 berabere kalmış. Puan farkımız 2’ye çıktı ve şampiyon olduk.
Unutamadığım bir anı ise şu şekildedir. Futbolu bıraktıktan sonra yurt dışından gelmiştim. Yeşilköy havaalanında uçaktan indim ve kontrolüm yapıldı. Salona girdiğimde çok kalabalıktı ve kırmızı beyaz eşofmanlı futbolcular vardı. O sırada bizim kalecimiz Rasim Kara’yı gördüm. Sarıldık öpüştük. Milli takım İsveç maçına gidiyormuş. Biraz sohbet ettikten sonra Rasim Kaptan “benimle gelir misin” dedi. Az ileride bir odaya girdik. Odada o zamanın milli takım teknik direktörü Fatih Terim vardı. İki idareciyle konuşuyorlardı. Rasim, Fatih Terim’e “ Hocam benim Uşakspor’dan kaptanım” dedi ve tokalaştık. Fatih Terim de “tanıyorum, ALTIN KAFA MEHMET” dedi. Ben de onu tanıyordum. Biz ikimiz ikinci ligde o henüz Galatasaray’a transfer olmadan Uşak spor-Adanaspor 4 maç yapmıştık 2 sezonda ve bu maçların 2’sinde berabere kalmış ve diğer 2’sinde Adanaspor’u yenmiştik. Bu 4 maçta da Fatih Terim’le karşı karşıya oynamıştık. Bana orada çay ikram ettiler ve vedalaştıktan sonra otobüsle Uşak’a döndüm. Rasim Kara ve Adil Eriç bizde kalecilik yapmışlardı. Rasim 2 sene, Adil ise 1 sene oynamıştı. Daha sonra Rasim Beşiktaş’a, Adil ise Fenerbahçe’ye transfer olmuştu.  
Uşak spor’un ilk yıllarında Uşak’ta futbola olan ilgi nasıldı? Uşaklılar takımı sahipleniyorlar mıydı ve maçlarda tribünler doluyor muydu? Unutamadığınız tezahüratlar var mı?

Bizim oynadığımız yıllarda Uşakspor’a ilgi ve sevgi çok fazla idi. Maçlardan 1 gün evvel veya maç günü İsmetpaşa Caddesi, yerde yürüyerek, kamyon kasaları içinde ellerinde siyah-kırmızı bayraklar, tabi Türk Bayrakları ile yan yana taraftarlar marşlar, nağmeler bağırarak tezahüratlar yapar davullar çalarlardı. Stadyumda oturulacak yer kalmazdı. Erkek, kadın, kız, çoluk,çocuk her taraf tıklım tıklım dolu olurdu. Caddede pankartlar asılır yürüyüşler yapılırdı. Büyük sevgi vardı. Stadyumun duvarları alçaktı. Karşı yolun yanındaki evlerden tıklım tıklım pencerelerden maçı izlerlerdi insanlar. O sevinçli güzel günlere dönmemiz için her zaman dua ediyorum. 
Radyocu Mehmet, Kaptan Mehmet dışında bir lakabınız da Altın Kafa Mehmet. Bu lakaplarınız size neden takıldı? Kornerlerden kafayla kaç gol attığınızı hatırlıyor musunuz?
ALTIN KAFA lakabını bana, en beklenmedik ve en kritik anlarda attığım gollerden dolayı gazeteler taktı. Bir sezonda 14 tane kafayla ve 3 tane ayakla toplam 17 gol attım. Hava toplarına çok hakimdim. Müdafaa oynarken karşı takım hava toplarında beni geçemezdi. Benden daha uzun santrforlar benden hava topu alamazdı. Ankara Şekerspor ile 2.Ligde Uşak’ta oynuyoruz. Bir tane zenci santrforları vardı. Beraber topa yükseldiğimizde ben topa kafayı vurur gönderirdim. O ise şaşkın şaşkın top nerede diye bakardı. Adı Arap Güngör’dü ve benden çok uzundu.

Futbolu kaç yılında ve kaç yaşınızda bıraktınız? Futbolu bıraktıktan sonra 1 yıl ara verip tekrar geri dönmüşsünüz bize neden geri döndüğünüzü anlatır mısınız?
Futbola 1 yıl ara verip tekrar dönmemin sebebi takımın o sene 2.ligden düşme durumuna girdiği içindir.  Bütün Uşak spor sevenleri mağazamıza gelerek oynamamı istediler. Belediye Başkanımız, caddelere “ Büyük Kaptan Seni İstiyoruz.” , “ Yeşil Sahalara Dön” gibi birçok pankartlar astırdılar.  O günkü valimiz, Emniyet Müdürümüz, sporu çok seven güzel insan Savcımız Semih Bey hepsi oynamamı istediler. Beni bu kadar seven büyüklerimi, taraftarlarımızı, amigolarımı kıramazdım, oynadım. O sene takımımız küme düşmekten kurtuldu ve bende futbolu yeniden bıraktım.

Uşak’tan ABD’ye ne zaman ve neden taşındınız ? Uşak’tan en çok neyi özlüyorsunuz?
Amerika’ya ilk olarak 16 gün turist olarak geldim. 8 büyük şehrini bir turizm şirketiyle gezdik. 24 gün kaldık ve döndük. Çok beğenmiştim ve çocuklar da üniversiteyi bitirmiş durumda idiler. Amerika’ya mastır yapsınlar ve dillerini ilerletsinler diye 1996 yılında hep beraber geldik.
Uşak’taki dostlarımı, o güzel şehrimizin sıcakkanlılığını yollarını her şeyini özlüyorum. Ege’nin incisi Uşak her şeyiyle başkadır. Bana çok sevgili Emniyet Müdürümüz Muhittin Bey’in bir sohbet anında dediği lafı söyleyeyim.” Kaptan çok şehirde Emniyet Müdürlüğü yaptım. Uşak kadar olaysız ve güzel yer görmedim. Ufak tefek hadiseler olsa da bunları hep Uşak dışından gelenler yapanlar oluyor.” demişti. Doğduğum, gençliğimin en güzel yıllarını yaşadığım, güzel şehrim Uşak’ı çok özledim.

Uşakspor’un son yıllarda düştüğü durum hakkında neler düşünüyorsunuz? Uşak spor bu durumdan nasıl kurtarılabilir?
Uşak spor’un düştüğü son durumlara çok üzülüyorum. Uşak spor Uşak’ımızın sembolüdür ve Uşak şehrimizi temsil etmiştir, edecektir. İç turizmde de hareketlilik getirmiştir. Ben burada Türk televizyonlarında spor programı seyrederken güzel şehrimizin haberlerinin geçmemesi ve Uşak spor adının söylenmemesinden son derece üzülüyorum. İnşallah en kısa zamanda toparlanır ve eski günlere döneriz. Bizim zamanımızda televizyon yoktu. Allah’ım yardımcı olsun, dualarım hep güzel şehrimle. Başarılarını duymak, seyretmek isterim. Spor konusu konuştuğumuz buradaki arkadaşlarımdan şu andaki durumumuzdan utanıyorum. Spor, centilmenlik, diyalog, dostluk, sevgi, efendilik ve o şehirlere hareketlilik getirir.  

 Son olarak sizi hep güzelliklerle anan sizi tanıyan Uşaklılara ve sizi izleyemeyen gençlere neler söylemek istersiniz?
Memleketim sevgili Uşak’ımdan başarılı kardeşlerim çıksın isterim. Beni tanıyan, tanımayan kardeşlerime derim ki her şey yaşamınızda hangi branşta olursanız olun güzel, temiz, dostluk, kardeşlik ve doğruluktan ayrılmayın. Hayat boş, Allah geçinden versin ama öbür dünyaya gittiğinizde hepiniz ah ve beddua almadan, hep güzel anılmanızı dilerim. Bundan güzeli yok. İz bırakın, güzel izler. Uşak’ımıza, vatanımıza faydalı olun. Hepinize ulu tanrımdan sağlıklı, başarılı bir yaşam dilerim. Bütün hemşehrilerime Allah’tan sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim. Sevgiyle kalın, en içten sevgilerimle..   
Röportaj: Y. Zeki ÇELİK

Hiç yorum yok :