İlk tahsilini doğum yeri olan Batum’da gördükten sonra İstanbul’a geldi. Hünkar imamı Hafız Reşid Efendiden okudu. Medreset-ül-kudatı (Hukuk Fakültesini) birincilikle bitirdi. Yirmi yedi yaşında Burdur kadılığına tayin edildi. Daha sonra Uşak ve Denizli kadılıkları yaptı. 1883’te İstinaf Mahkemesi azalığına, sonra Mekteb-i Hukuk-i Mecelle ve Usul-i Muhakemat-ı Hukukiyyenin ameliyat-ı tatbikiyyesi dersini okuttu. İstanbul-Bidayet Mahkemesi İkinci Hukuk Dairesi başkanlığına tayin edildi. Zamanla Bidayet Mahkemesi birinci reisliğine terfi ettirildi. Ehliyetinden dolayı 1898 tarihinde İstinaf Mahkemesi hukuk kısmı reisi, 1900’de Temyiz Mahkemesi azası, 1907’de Temyiz-i Hukuk Dairesi reisi oldu. 1911 tarihinde padişahın emri ile uzun müddet yaptığı ilmi çalışmalarının karşılığı olarak birinci rütbeden maarif nişanı aldı. 1914 tarihinde Fetvahane-i ali eminliğinde bulundu. Gayretli çalışmaları neticesinde padişahın emri ile haiz olduğu Osmanlı nişanı üçüncü rütbeden birinci rütbeye yükseltildi. Kazaskerlik payesi ile ömrünün sonuna kadar adliye nazırlığında bulundu. Soyadı kanunundan sonra Arsebuk soyadını aldı. 1837’de doğup 1903’te vefat eden Büyük ve bu evliliklerinden dört erkek, üç kız çocuğu olmuştur. Oğullarının ikisi kendisi gibi hukuk mesleğini seçmişlerdir.
Eserleri:
Ali Haydar Efendinin en meşhur eseri, dört büyük cilt halinde birkaç kere basılmış ve Arapçaya da çevrilmiş olan Dürer-ül-Hükkam fi Şerh-i Mecellet-ül-Ahkam adlı Mecelle şerhidir. Erazi Kanunu Şerhi ve Evkafta Muvadaa, Risale-i Mefkud ve İntikal Kanunu Şerhi gibi eserleri de vardır.
Mecelle şârihi olarak bilinen Osmanlı hukukçularından Ali Haydar
Efendi’nin hayatı, hukukçu niteliğiyle yaptığı görevler ve bu yöndeki çalışmaları üzerinde
durulmaktadır. Ali Haydar Efendi, Osmanlı Devleti'nin son dönemdeki fikri ve hukukî
gelişmelerini takip etmiş; yargı, eğitim ve fetva kurumlarında önemli görevlerde
bulunmuş bir hukukçu ve devlet adamıdır.
Ayrıca Ali Haydar Efendi, üstlendiği önemli görevler ve gerçekleştirdiği hukukî faaliyetlerin
yanında İslâm hukukunun ve hukuk tarihinin kaynakları arasında yer alan önemli hukukî
eserler bırakmıştır. Bu çalışmaları ile hukuk ilmine katkı sağlamış ve sonraki dönem
hukukçularına ilham kaynağı olmuştur. Bunun yanı sıra müellifin Ceride-i Adliye’de
çeşitli konularda yayımlanmış birçok hukukî makalesi de bulunmaktadır.
Bu araştırmamızda Ali Haydar Efendi’nin birbirinden farklı konularda kaleme aldığı
eserlerinin muhteva ve özellikleri hakkında bilgi verilerek, onun ne kadar önemli bir
hukukçu olduğu ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Yeri gelmişken şunu da arz edeyim. Ali Haydar Efendi ile alakalı bu kısa çalışma sırasında hakkında bir sürü şeyin karıştırıldığını gördüm. Mesela Akit Gazetesinin hediye olarak verdiği Yener Dönmez’e ait Son Devrin Kutup Yıldızları eserde Ahıskalı Ali Haydar Efendi Mecelle şarihi Ali Haydar Efendi ile karıştırılmıştır. Vehbi Vakkasoğlu Bey de böyle bazı hatalı bilgileri almış, Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar adlı eserinin yeni baskısına koymuştur. Burada da Ali Haydar Efendinin İskilipli Atıf Hoca ile aynı koğuşu paylaştığı, beraatına dair şeyhini rüyada gördüğünü, Atıf hocaya söylediği (s:130) vs. vs yazıyorsa da, yanlıştır. Atıf hoca ile aynı hapiste kalmışlarsa da, aynı koğuşları paylaşmamışlardır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder